Hazırlayan : Ersan Demirdalıç
LEWIS COSER ve SOSYOLOJİK KATKILARI
A. Kısa Hayat Hikayesi ve Eserleri :
27 Kasım 1913 te Berlin’ de doğdu. Yapısal işlevsel yaklaşımla
, çatışmacılığı bir araya getirip yeni bir yaklaşımla aslında işlevselciliğin
eksiklerini kapatmaya çalışan bir anlayışa sahiptir. Paris’ teki Sorbonne
Üniversitesi’ nde hukuk eğitimi aldı. Columbia Üniversitesi’ nden doktora
derecesini elde etti. Brandeis
Üniversitesi’ nde ve New York Eyalet Üniversitesi’ nde sosyoloji dersleri
verdi. Çok sayıda dergi ve gazetede makaleleri yayınlanan Coser , Toplumsal
Sorunları Araştırma Derneği ve Doğu Sosyoloji Derneği’ nin başkanlıklarını
yaptı. 8 Temmuz 2003 yılında ölen Coser’ in en önemli eserleri The Functions of Social Conflict ( Toplumsal Çatışmanın İşlevleri ) , Men of
Ideas ( Düşün Adamları ) , Sociological Theory (Sosyolojik Teori) , Masters of
Sociological Thought (Sosyolojik Düşüncenin Ustaları), Conflict and Consensus (
Çatışmacı Uzlaşma ) olarak sayılabilir.
B.
Temel
Sosyolojik Yaklaşımı ve Çalışmalarında Öne Çıkan Kavramlar : Coser
, uzun bir süre kendi döneminde mutlak hakim olan işlevselcilik modeline bağlı
kalmasına rağmen bu modelde toplumsal çatışma yaklaşımına yer verilmemesini
eleştirmiştir. Coser , yapısal işlevsel yaklaşım ile çatışma yaklaşımlarını
birbirine ters iki argüman olarak algılayan sosyologlardan farklı olarak
çatışmanın yapının kurulması ve korunmasına yapacağı olumlu katkıları
göstermeye çalışmıştır. Bunu toplumsal çatışmayla ilgili klasik sosyolojik
açıklamalar ile Ünlü Alman sosyolog George Simmel’ e dayanarak gerçekleştirmeye
çalışmıştır. Simmel gibi Coser’ de hiçbir zaman Emile Durkheim , Max Weber veya
Karl Marx gibi geniş makro – sosyolojik eserler üretmemiştir. Bunun yerine
Simmel içlerine ampirik dünyanın içeriğinin yerleştirilebileceği bir
sosyolojiden yana olmuştur. Biçimler ve içerik arasındaki ayrımı ortaya koymak
için Simmel fiziksel biçimleri inceleyen geometri ile toplumsal biçimleri
inceleyen sosyolojiyi karşılaştırmıştır. Çatışma Simmel’ in tartıştığı
sosyolojik biçimlerden birisidir. Coser , Simmel’ in çatışma tartışmalarından
yararlanarak çeşitli önermeler geliştirdi ve çatışmanın sosyal yapıya yapacağı
olumlu katkıları ve toplum yapısını zayıflatacak olumsuz etkileri ortaya
koymaya çalıştı. Coser’ e göre çatışma toplumsal yapının oluşumu , birleşimi ve
korunması açısından faydalı ve gereklidir. Grup içi ve gruplar arası sınırların
belli edilmesine ve korunmasına yarar. Çatışmanın bu faydalı yönleri bir grubun
bir diğer dış grupla yaptığı çatışmalarda görülebilir. Uluslararası arenada
askeri eylemler ve masa başı anlaşmalarla çatışmanın ulusal sınırları
belirlemedeki etkisini görebiliyoruz. Dış gruplarda devam eden bir çatışma grup
içinde grup üyelerinin kimlik ve konumlarının yeniden belirlenmesini sağlayabilmektedir.
Emniyet Supabı Kurumları :
Coser’ e göre emniyet supabı bir grubun
korunmasını sağlayacak mekanizmalardan birisidir. Emniyet supabı aracılığıyla ,
düşmanlık akımları yapıyı patlatmaktan dışarı atılırlar ve böylece çatışma
çalkantılı bir gruptaki havanın temizlenmesini mümkün kılar. Yani emniyet
supabı düşmanlıkların bırakılması için bir çıkış yoludur ve Coser, bu çıkış
yolu olmadan taraflar arası ilişkilerin daha da ciddileşebileceğini söyler. Göç
ve iltica faaliyetleri özellikle ekonomik yetersizlik ve çıkmaz içerisindeki
ülkeler için emniyet supabı fonksiyonu görmektedir. Ülkeyi terk etmek , ayrılanlar için sahada mücadele etmeyi
reddetmenin bir şeklidir. Göç veren ülkelerde böylelikle ekonomik döngü
içerisinde bir yer boşalır ve resmi işsizlikte düşüş yaşanır ve bu durum
kalanlar için umut oluşturur. Yurt dışına giden göçmen ve sığınmacılar
genellikle ülkedeki işsizlik ve nüfus patlamasının birer sonucudurlar. Göç eden
kişiler ayrıldıkları ülkenin ekonomisi üzerindeki baskıyı hafifletmekle
kalmayıp , gittikleri ülkelerde de potansiyel oluşturup gerektiğinde maddi ve
manevi yardım unsuru teşkil ederler. Bazı ülkeler işgücü fazlasını dışarı
gönderirlerken bazıları göçmen kabul etmekle bu döngüyü sağlamaktadırlar. Başka
ülkeye giden göçmen ve sığınmacıların kalifiye kişiler olmaları da o ülkenin
ekonomik hayatını etkilemektedir. Emniyet supabı kurumları çatışmayı düzenleme
noktasında pozitif bir işlev yürütürken temel yapısal değişiklikleri sağlamak
amacıyla tasarlanmamış veya amaçlanmamış olduklarından asıl sorun çözülememiş
bir vaziyette ortada kalmaktadır. Bir öğrenci derneği öğrencilere fakülteye
olan şikayetlerini dile getirmelerini sağlayarak üniversitede bir emniyet
supabı işlevi görürken üniversiteyi parçalanmadan bir çatışma durumundan buharı
dışarı salarak çıkılmasını sağlar. Fakat üniversite politikalarında karar verme
konumunda olmadığı , üniversitenin izniyle var olduğu ve üniversite istediği
zaman ortadan kaldırabileceği için sorun çözmek yerine sorunun başa iş
açmasının önüne geçici bir süre geçilmesine engel olduğu için bir bedeli de
beraberinde getirmektedir. Coser’ e göre bu emniyet supapları aracılığı ile
düşmanlığın orijinal nesneye yönelmesi engellenmektedir. Böylelikle bireydeki
bastırılmış gerilim yıkıcı patlamalara potansiyel oluşturur.
Gerçekçi ve Gerçekçi Olmayan
Çatışma : Gerçekçi çatışma “ ilişki içinde belirli taleplerin
ve katılanların kazanmayı umdukları kazanımların engellenmesinden doğan ve
varsayılan engelleyici nesneye yöneltilmiş olandır” . İşletmelere karşı yapılan
işçi grevleri buna örnek olabilir. Gerçekçi olmayan çatışmalar “ uzlaşmaz
tarafların rakip olmalarından değil en azından bir tarafın gerilimden kurtulma
ihtiyacından doğan” çatışmalardır. Hatayı ya da suçu gerçek nedeninden başka
bir yere ya da şeye kaydırma gerçekçi olmayan çatışma biçimlerinden birisidir. Gerçekçi
olmayan çatışmalar engellenme ve yoksun bırakılmanın veya dile getirilmesine izin verilmeyen gerçekçi
bir çatışmanın başka bir nesneye kaydırılmasının sonuçlarıdır. Gezi Parkı
Olayları’ nda bunu gözlemlemekteyiz. Halk ayaklanmasının halk ayaklanması
olduğu gerçeğinin yönü değiştirilerek çatışmanın dış güçlerle bağlantılı terör
örgütlerinin hükümeti devirme projesi olduğu izlenimi oluşturulmuş ve böylece
asıl sebebin yönü başka bir nesneye kaydırılarak hükümet üzerinde oluşan gerilim
azaltılmış ve varlığını sürdürmesinin
önü açılmıştır.
Toplumsal İlişkilerde Düşmanlık :
Coser’ e göre düşmanca ve saldırganlık içermeden de çatışmalara
girilebileceğini söylemektedir. İki hukuk fakültesinden arkadaş avukatın aynı
davada karşılıklı olarak müvekkillerini savunmaları buna en güzel örnek
olabilir. Davada müvekkillerini ciddi ve acımasızca savunan bu avukatlar dava
dışında kalan zamanda bir araya gelip eski günlerden konuşabilir ve karşılıklı
görüş alışverişinde bulunabilirler. Fakat Coser ilişkiler ne kadar yakın olursa
duygu yüklemelerinin o denli yoğun olacağını bu sebeple de düşmanca eğilimlerin
azalıp dile getirilmesinin zayıflayacağını belirtmektedir. İkincil ilişkilerde
düşmanca tavırların rahatça sergilenmesi söz konusu iken birincil ilişkilerde
ilişkiye zarar gelebileceği endişesinin taşınmasından dolayı düşmanca
saldırıların çoğunlukla söz konusu olamamaktadır. Fakat ertelenen çatışma
ileride hasarlı çatışmalara ve birincil ilişkilerin kopmasına sebep olabilecek
durumlar oluşturabilecektir. Mesela karı koca arasındaki çatışma iki yabancı
arasında olabilecek çatışmaya göre tüm kişilikler ortaya döküleceği için daha
yoğun yaşanıp ilişkinin bitmesine ve çiftlerin ayrılmasına sebep olabilecektir.
Çatışmanın İşlevselliği :
Coser , çatışmanın işlevsel olup olmaması ile ilgili olarak sorun tipinin
önemli olduğunu ileri sürmüştür. Çatışma ilişkinin olumlu temel değerlerine
saldırıyorsa olumsuz işlev görmektedir. Örneğin bir kişi çocuk sahibi olmak
için evlenmiş ve karşısındaki kişi çocuk sahibi olmak istemiyorsa bu çatışma
ilişkinin esas amacını da içermek zorundadır. Çatışmanın işlevsel olması
ilişkinin temel noktasından uzakta olan gerekçeler üzerine bina edilmesine
bağlıdır. Simmel’in fikirlerini derleyen ve geliştiren Lewis Coser, çatışmanın
çok önemli olmakla birlikte, toplumsal hayatın sadece bir yönü olduğunu ve
uzlaşma kadar önemli olmadığını vurgulamaktadır. Çatışma sürecinin sosyal
birliği korumadaki rolleri üzerinde duran Coser, dış çatışmanın “topluluk
bilincini ve topluluklar arasındaki ayrılık duygusunu kuvvetlendirdiğini, bir
toplumsal sistem içinde topluluklar arasına sınırlar koyduğunu ve sistem içinde
topluluk kimliğini pekiştirdiğini” ifade etmektedir. Çatışmanın çözülme ile
sonuçlanmadığı sürece işlevsel ve gerekli bir sosyal süreç olduğuna inanan
Coser’a göre, çatışma, insanların önüne “negatif bir referans grubu” koyarak
bireylerin kendi kimliklilerinin bilincine varmasını sağlamaktadır. Düşmanlığı
ifade edecek kanalların olmadığı katı toplumsal yapılarda çatışma yıkıcı ve
şiddetli olmaktadır, dolayısıyla, sosyal sistem içindeki küçük çatışmalar toplumun dengede durmasını sağlamakta ve küçük
çatışmalarla uğraşan kişi ve grupların sistemin bütününü tahrip edecek ve bölecek
büyük çatışmalara girmesini önlemektedir. Dahrendorf’un çatışma kuramı bakımından
düşünceleri önemli bir katkı sağlamakla beraber bundan sonra karşımıza diğer
önemli bir kuramcı olan Lewis A. Coser çıkmaktadır. Coser çatışmanın toplumsal
bütünlük ve fonksiyonu açısından öneminden bahsederek,çatışmanın sosyal düzen
açısından gerekli olduğunu savunur. Coser’a göre nefret, kıskançlık gereksinde,
istek ve özlemler gibi psikolojik öğeler uyumsuzluk yaratıcı nitelikte olup,
herbiri bir çatışma kaynağıdır (Kızılçelik, 1994:476). Bu nedenle çatışmanın
oluşmasındaki sosyal ve psikolojik etkenler güçler dengesinin sağlanmasında da
belirleyici rol oynamaktadır. Grup içi
çatışma ve Gruplar arası çatışmadan bahseden Coser, toplumları sınıflandırmada
kullanarak, liberal toplum, totaliter toplum ve otoriter toplumları çözümlemektedir.
Devlet, birey ve gruplar arası çatışma bu üç toplum tipinde ayrı şiddetlerde ve
farklılıklarda görülmektedir. En genel anlamda Coser’a göre, “toplumsal yaşamı
ve toplumsal yapının özünü belirleyen bir öğe olarak çatışma toplumu
bütünleşmeden (integration) çözülmeye ve tekrar
bütünleşmeye yönelten bir güçtür. Bu bir toplumsal değişme süreci olup,
özünde değişen koşulların zorladığı yeni gereksinmelerin karşılanması, çatışan
çıkarların çözümlenmesi yatar. Temel özellikleriyle büyük benzerlikler gösteren
bu görüşler Ralph Dahrendorf’un yaklaşımında da yansımasını bulmaktadır”.
Coser’ in çatışma kuramının en
önemli özelliği çatışmanın çok zaman ne toplumsal olarak bölücü ne de değişim
kaynağı olabileceğini göstermesidir. Fakat Coser’ in açıklamaları yeterl,
değildir. Çok katı olmayan toplumlar bölücü çatışmalar yaşayabilir. Buna karşın
katı ve sıkı toplumlar yıkıcı çatışma olmadan yüzyıllarca yaşayabilirler. Şili
ve Arjantin’ de yakın tarihte yaşananlar demokrasinin çöküşü ile sonuçlanırken,
Bizans İpmparatorluğu’ nun bin yıllık tarihi ikinci duruma örnektir.
Kaynakça :
Ruth
A. Wallace , Alison Wolf , Çağdaş Sosyoloji Kuramları
Margaret
M. Poloma , Çağdaş Sosyoloji Kuramları
Wikipedia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder