7 Ocak 2015 Çarşamba

Lewis Coser



                                                                                               Hazırlayan : Ersan Demirdalıç

LEWIS COSER ve SOSYOLOJİK KATKILARI
A.    Kısa Hayat Hikayesi ve Eserleri :
          27 Kasım 1913 te         Berlin’ de doğdu. Yapısal işlevsel yaklaşımla , çatışmacılığı bir araya getirip yeni bir yaklaşımla aslında işlevselciliğin eksiklerini kapatmaya çalışan bir anlayışa sahiptir. Paris’ teki Sorbonne Üniversitesi’ nde hukuk eğitimi aldı. Columbia Üniversitesi’ nden doktora derecesini  elde etti. Brandeis Üniversitesi’ nde ve New York Eyalet Üniversitesi’ nde sosyoloji dersleri verdi. Çok sayıda dergi ve gazetede makaleleri yayınlanan Coser , Toplumsal Sorunları Araştırma Derneği ve Doğu Sosyoloji Derneği’ nin başkanlıklarını yaptı. 8 Temmuz 2003 yılında ölen Coser’ in en önemli eserleri  The Functions of Social Conflict  ( Toplumsal Çatışmanın İşlevleri ) , Men of Ideas ( Düşün Adamları ) , Sociological Theory (Sosyolojik Teori) , Masters of Sociological Thought (Sosyolojik Düşüncenin Ustaları), Conflict and Consensus ( Çatışmacı Uzlaşma ) olarak sayılabilir.
B.     Temel Sosyolojik Yaklaşımı ve Çalışmalarında Öne Çıkan Kavramlar : Coser , uzun bir süre kendi döneminde mutlak hakim olan işlevselcilik modeline bağlı kalmasına rağmen bu modelde toplumsal çatışma yaklaşımına yer verilmemesini eleştirmiştir. Coser , yapısal işlevsel yaklaşım ile çatışma yaklaşımlarını birbirine ters iki argüman olarak algılayan sosyologlardan farklı olarak çatışmanın yapının kurulması ve korunmasına yapacağı olumlu katkıları göstermeye çalışmıştır. Bunu toplumsal çatışmayla ilgili klasik sosyolojik açıklamalar ile Ünlü Alman sosyolog George Simmel’ e dayanarak gerçekleştirmeye çalışmıştır. Simmel gibi Coser’ de hiçbir zaman Emile Durkheim , Max Weber veya Karl Marx gibi geniş makro – sosyolojik eserler üretmemiştir. Bunun yerine Simmel içlerine ampirik dünyanın içeriğinin yerleştirilebileceği bir sosyolojiden yana olmuştur. Biçimler ve içerik arasındaki ayrımı ortaya koymak için Simmel fiziksel biçimleri inceleyen geometri ile toplumsal biçimleri inceleyen sosyolojiyi karşılaştırmıştır. Çatışma Simmel’ in tartıştığı sosyolojik biçimlerden birisidir. Coser , Simmel’ in çatışma tartışmalarından yararlanarak çeşitli önermeler geliştirdi ve çatışmanın sosyal yapıya yapacağı olumlu katkıları ve toplum yapısını zayıflatacak olumsuz etkileri ortaya koymaya çalıştı. Coser’ e göre çatışma toplumsal yapının oluşumu , birleşimi ve korunması açısından faydalı ve gereklidir. Grup içi ve gruplar arası sınırların belli edilmesine ve korunmasına yarar. Çatışmanın bu faydalı yönleri bir grubun bir diğer dış grupla yaptığı çatışmalarda görülebilir. Uluslararası arenada askeri eylemler ve masa başı anlaşmalarla çatışmanın ulusal sınırları belirlemedeki etkisini görebiliyoruz. Dış gruplarda devam eden bir çatışma grup içinde grup üyelerinin kimlik ve konumlarının yeniden belirlenmesini sağlayabilmektedir.

Emniyet Supabı Kurumları :  Coser’ e göre emniyet supabı bir grubun korunmasını sağlayacak mekanizmalardan birisidir. Emniyet supabı aracılığıyla , düşmanlık akımları yapıyı patlatmaktan dışarı atılırlar ve böylece çatışma çalkantılı bir gruptaki havanın temizlenmesini mümkün kılar. Yani emniyet supabı düşmanlıkların bırakılması için bir çıkış yoludur ve Coser, bu çıkış yolu olmadan taraflar arası ilişkilerin daha da ciddileşebileceğini söyler. Göç ve iltica faaliyetleri özellikle ekonomik yetersizlik ve çıkmaz içerisindeki ülkeler için emniyet supabı fonksiyonu görmektedir. Ülkeyi terk etmek  , ayrılanlar için sahada mücadele etmeyi reddetmenin bir şeklidir. Göç veren ülkelerde böylelikle ekonomik döngü içerisinde bir yer boşalır ve resmi işsizlikte düşüş yaşanır ve bu durum kalanlar için umut oluşturur. Yurt dışına giden göçmen ve sığınmacılar genellikle ülkedeki işsizlik ve nüfus patlamasının birer sonucudurlar. Göç eden kişiler ayrıldıkları ülkenin ekonomisi üzerindeki baskıyı hafifletmekle kalmayıp , gittikleri ülkelerde de potansiyel oluşturup gerektiğinde maddi ve manevi yardım unsuru teşkil ederler. Bazı ülkeler işgücü fazlasını dışarı gönderirlerken bazıları göçmen kabul etmekle bu döngüyü sağlamaktadırlar. Başka ülkeye giden göçmen ve sığınmacıların kalifiye kişiler olmaları da o ülkenin ekonomik hayatını etkilemektedir. Emniyet supabı kurumları çatışmayı düzenleme noktasında pozitif bir işlev yürütürken temel yapısal değişiklikleri sağlamak amacıyla tasarlanmamış veya amaçlanmamış olduklarından asıl sorun çözülememiş bir vaziyette ortada kalmaktadır. Bir öğrenci derneği öğrencilere fakülteye olan şikayetlerini dile getirmelerini sağlayarak üniversitede bir emniyet supabı işlevi görürken üniversiteyi parçalanmadan bir çatışma durumundan buharı dışarı salarak çıkılmasını sağlar. Fakat üniversite politikalarında karar verme konumunda olmadığı , üniversitenin izniyle var olduğu ve üniversite istediği zaman ortadan kaldırabileceği için sorun çözmek yerine sorunun başa iş açmasının önüne geçici bir süre geçilmesine engel olduğu için bir bedeli de beraberinde getirmektedir. Coser’ e göre bu emniyet supapları aracılığı ile düşmanlığın orijinal nesneye yönelmesi engellenmektedir. Böylelikle bireydeki bastırılmış gerilim yıkıcı patlamalara potansiyel oluşturur.
Gerçekçi ve Gerçekçi Olmayan Çatışma : Gerçekçi çatışma “ ilişki içinde belirli taleplerin ve katılanların kazanmayı umdukları kazanımların engellenmesinden doğan ve varsayılan engelleyici nesneye yöneltilmiş olandır” . İşletmelere karşı yapılan işçi grevleri buna örnek olabilir. Gerçekçi olmayan çatışmalar “ uzlaşmaz tarafların rakip olmalarından değil en azından bir tarafın gerilimden kurtulma ihtiyacından doğan” çatışmalardır. Hatayı ya da suçu gerçek nedeninden başka bir yere ya da şeye kaydırma gerçekçi olmayan çatışma biçimlerinden birisidir. Gerçekçi olmayan çatışmalar engellenme ve yoksun bırakılmanın veya  dile getirilmesine izin verilmeyen gerçekçi bir çatışmanın başka bir nesneye kaydırılmasının sonuçlarıdır. Gezi Parkı Olayları’ nda bunu gözlemlemekteyiz. Halk ayaklanmasının halk ayaklanması olduğu gerçeğinin yönü değiştirilerek çatışmanın dış güçlerle bağlantılı terör örgütlerinin hükümeti devirme projesi olduğu izlenimi oluşturulmuş ve böylece asıl sebebin yönü başka bir nesneye kaydırılarak hükümet üzerinde oluşan gerilim azaltılmış ve  varlığını sürdürmesinin önü açılmıştır.
Toplumsal İlişkilerde Düşmanlık : Coser’ e göre düşmanca ve saldırganlık içermeden de çatışmalara girilebileceğini söylemektedir. İki hukuk fakültesinden arkadaş avukatın aynı davada karşılıklı olarak müvekkillerini savunmaları buna en güzel örnek olabilir. Davada müvekkillerini ciddi ve acımasızca savunan bu avukatlar dava dışında kalan zamanda bir araya gelip eski günlerden konuşabilir ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunabilirler. Fakat Coser ilişkiler ne kadar yakın olursa duygu yüklemelerinin o denli yoğun olacağını bu sebeple de düşmanca eğilimlerin azalıp dile getirilmesinin zayıflayacağını belirtmektedir. İkincil ilişkilerde düşmanca tavırların rahatça sergilenmesi söz konusu iken birincil ilişkilerde ilişkiye zarar gelebileceği endişesinin taşınmasından dolayı düşmanca saldırıların çoğunlukla söz konusu olamamaktadır. Fakat ertelenen çatışma ileride hasarlı çatışmalara ve birincil ilişkilerin kopmasına sebep olabilecek durumlar oluşturabilecektir. Mesela karı koca arasındaki çatışma iki yabancı arasında olabilecek çatışmaya göre tüm kişilikler ortaya döküleceği için daha yoğun yaşanıp ilişkinin bitmesine ve çiftlerin ayrılmasına sebep olabilecektir.
Çatışmanın İşlevselliği : Coser , çatışmanın işlevsel olup olmaması ile ilgili olarak sorun tipinin önemli olduğunu ileri sürmüştür. Çatışma ilişkinin olumlu temel değerlerine saldırıyorsa olumsuz işlev görmektedir. Örneğin bir kişi çocuk sahibi olmak için evlenmiş ve karşısındaki kişi çocuk sahibi olmak istemiyorsa bu çatışma ilişkinin esas amacını da içermek zorundadır. Çatışmanın işlevsel olması ilişkinin temel noktasından uzakta olan gerekçeler üzerine bina edilmesine bağlıdır. Simmel’in fikirlerini derleyen ve geliştiren Lewis Coser, çatışmanın çok önemli olmakla birlikte, toplumsal hayatın sadece bir yönü olduğunu ve uzlaşma kadar önemli olmadığını vurgulamaktadır. Çatışma sürecinin sosyal birliği korumadaki rolleri üzerinde duran Coser, dış çatışmanın “topluluk bilincini ve topluluklar arasındaki ayrılık duygusunu kuvvetlendirdiğini, bir toplumsal sistem içinde topluluklar arasına sınırlar koyduğunu ve sistem içinde topluluk kimliğini pekiştirdiğini” ifade etmektedir. Çatışmanın çözülme ile sonuçlanmadığı sürece işlevsel ve gerekli bir sosyal süreç olduğuna inanan Coser’a göre, çatışma, insanların önüne “negatif bir referans grubu” koyarak bireylerin kendi kimliklilerinin bilincine varmasını sağlamaktadır. Düşmanlığı ifade edecek kanalların olmadığı katı toplumsal yapılarda çatışma yıkıcı ve şiddetli olmaktadır, dolayısıyla, sosyal sistem içindeki küçük çatışmalar toplumun  dengede durmasını sağlamakta ve küçük çatışmalarla uğraşan kişi ve grupların sistemin bütününü tahrip edecek ve bölecek büyük çatışmalara girmesini önlemektedir.  Dahrendorf’un çatışma kuramı bakımından düşünceleri önemli bir katkı sağlamakla beraber bundan sonra karşımıza diğer önemli bir kuramcı olan Lewis A. Coser çıkmaktadır. Coser çatışmanın toplumsal bütünlük ve fonksiyonu açısından öneminden bahsederek,çatışmanın sosyal düzen açısından gerekli olduğunu savunur. Coser’a göre nefret, kıskançlık gereksinde, istek ve özlemler gibi psikolojik öğeler uyumsuzluk yaratıcı nitelikte olup, herbiri bir çatışma kaynağıdır (Kızılçelik, 1994:476). Bu nedenle çatışmanın oluşmasındaki sosyal ve psikolojik etkenler güçler dengesinin sağlanmasında da belirleyici rol oynamaktadır.  Grup içi çatışma ve Gruplar arası çatışmadan bahseden Coser, toplumları sınıflandırmada kullanarak, liberal toplum, totaliter toplum ve otoriter toplumları çözümlemektedir. Devlet, birey ve gruplar arası çatışma bu üç toplum tipinde ayrı şiddetlerde ve farklılıklarda görülmektedir. En genel anlamda Coser’a göre, “toplumsal yaşamı ve toplumsal yapının özünü belirleyen bir öğe olarak çatışma toplumu bütünleşmeden (integration) çözülmeye ve tekrar  bütünleşmeye yönelten bir güçtür. Bu bir toplumsal değişme süreci olup, özünde değişen koşulların zorladığı yeni gereksinmelerin karşılanması, çatışan çıkarların çözümlenmesi yatar. Temel özellikleriyle büyük benzerlikler gösteren bu görüşler Ralph Dahrendorf’un yaklaşımında da yansımasını bulmaktadır”.
           Coser’ in çatışma kuramının en önemli özelliği çatışmanın çok zaman ne toplumsal olarak bölücü ne de değişim kaynağı olabileceğini göstermesidir. Fakat Coser’ in açıklamaları yeterl, değildir. Çok katı olmayan toplumlar bölücü çatışmalar yaşayabilir. Buna karşın katı ve sıkı toplumlar yıkıcı çatışma olmadan yüzyıllarca yaşayabilirler. Şili ve Arjantin’ de yakın tarihte yaşananlar demokrasinin çöküşü ile sonuçlanırken, Bizans İpmparatorluğu’ nun bin yıllık tarihi ikinci duruma örnektir.

Kaynakça :

Ruth A. Wallace , Alison Wolf , Çağdaş Sosyoloji Kuramları
Margaret M. Poloma , Çağdaş Sosyoloji Kuramları
Wikipedia

       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder