7 Ocak 2015 Çarşamba

Ralf Dahrendorf



                                                                                             Hazırlayan : Ersan Demirdalıç

RALF DAHRENDORF ve SOSYOLOJİK KATKILARI
A.    Kısa Hayat Hikayesi ve Eserleri :  Ralf Dahrendorf  1 Mayıs 1929 tarihinde Hamburg’da doğmuştur. Babası Gustav Dahrendorf ve annesi Lina Dahrendorf’ tur.  Babası  1932 yılında Sosyal Demokrat Parti’den Hamburg milletvekili olarak Alman Parlamentosuna girmiştir ve bu kimliğinden dolayı Nazi döneminde defalarca tutuklanarak hapse girmiştir. Bu nedenle Dahrendorf’un çocukluğu o dönemde babasının siyasi görüşlerinden ötürü son derece zorlu geçmiştir. Ralf Lise yıllarında  Hitler rejimine karşı faaliyetleri nedeniyle 12 Aralık 1944 ile 29 Ocak 1945 yılları arasında hapis yatmıştır. Hapis yatmasının, bu süreç içerisinde kendisinde özgürlük fikrinin gelişmesinde ve daha sonraları tavizsiz bir liberal düşünce savunucusu olmasında önemli bir katkısı olmuştur.
          Savaş sonrası 1947 yılından 1952 yılına kadar  Hamburg Üniversitesi’nde Helmut Schmidt ile aynı dönemde yüksek öğrenimine başlamış ve Felsefe ve Klasikler üzerine çalışmıştır. 1952 yılında doktorasını yapmak üzere Londra Ekonomi Okulu’ nda eğitimine başlamıştır.  Nazi Almanyası döneminden sonra Lonra Ekonomi Okulu’ ndaki  özgürlük ortamı onu hayatı boyunca etkilemiştir. Karl Marx ve Max Weber’den  etkilenmiştir. Burada Karl Mannheim , Karl Popper, Tom Marshall, Lionel Robins ve Friedrich von Hayek gibi ünlü hocalardan dersler almıştır. Dahrendorf “Sınıf ve Sanayi Toplumunda Sınıfsal Çatışma” kuramına önemli katkılarda bulunmuştur. Daha sonraları kazandığı bir bursla Stanford Üniversitesi’ne giden Dahrendorf burada daha sonra Nobel ödülü alan  ekonomistler Robert Solow, Milton Friedman, George Stiglitz ve Kenneth Arrow ile tanışır. Daha sonraları ise Almanya’ya geri dönerek sırasıyla Hamburg, Tübingen ve Konstanz üniversitelerinin sosyoloji kürsülerinde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır.
          Dahrendorf; 1968 ve 1969 yılları arasında Baden-Würtemberg eyalet meclisi üyesi, 1969 ve 1970 yılları arasında Alman Parlamentosu üyesi ve aynı zamanda Alman Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreterliği görevinde bulunmuştur. 1974 yılında AB Komisyonu üyesi olmuştur. 1974 -1984 yılları arasında 10 yıl süre ile Londra Ekonomi Okulu’ nun direktörlüğünü yapmıştır. Dahrendorf, bu görevinden ayrıldıktan sonra 1995 yılında A History of the London School of Economics and Political Science (Londra Ekonomi Okulu’ nun Tarihi) adlı kitabını yayınlamıştır. Bir ara tekrar Konstanz Üniversitesine dönmüş (1984–1986) ve daha sonra tekrar İngiltere’ye gelerek Oxford Üniversitesinde “The Warden of St Antony’s College” görevini (1987–1997) üstlenmiştir.
          Dahrendorf bilimsel çalışmaları nedeniyle  dünyanın çeşitli üniversitelerinden 23 fahri doktora  almıştır. 1988 yılında Alman vatandaşlığının yanı sıra İngiliz vatandaşlığına da geçmiş ve bu iki  kimliği yaşamı boyunca  taşımıştır. Daha sonraları Kraliçe II. Elizabeth tarafından 1993 yılında “House of Lords” üyeliğine seçilmiştir. Yaşamı boyunca sayısız makalelerinin yanı sıra 25’e yakın kitap yazmıştır. Zaman zaman siyasi ve toplumsal görüşlerini Almanya’nın ünlü haftalık gazetesi “Die Zeit” de yayınlamayı sürdürmüştür. 17 Haziran 2009 yılında 80 yaşında Köln Şehri’ nde kanserden öldü. En bilinen eserleri Sanayi Toplumunda Sınıf ve Sınıf Çatışması , Almanya’ da Toplum ve Demokrasi , Yeni Özgürlük , Yaşam Şansları ve Modern Sosyal Çatışma’ dır.
B.     Temel Sosyolojik Yaklaşımı ve Öne Çıkan Kavramları  : Sosyolojik çatışma teorisi, 1950’lerden itibaren, dönemin hâkim yaklaşımı olan işlevselci teoriye muhalif alternatif bir yaklaşım olarak inşa edilmiştir. İşlevselciliğin teorik yapıcısı Talcott Parsons’ın, analitik amaçlarla sürekli denge halinde bir sistem varsayımından hareketle kurgusal bir dünya anlayışı yaratması karşısında bir grup sosyolog, toplumsal gerçekliğin çatışmalı doğasını açıklayacak soyut önermeler geliştirmeye çalışan bir çatışma sosyolojisi önerirler. Kökleri Marx, Weber ve Simmel’e kadar götürülen bu alternatif yaklaşım, en temelde toplumsalın topyekûn analizine girişerek, toplumsal sınıflar ve diğer kolektif aktörlerin çatışmayı nasıl harekete geçirdiklerini aydınlatmaya çalışır.
           Çatışma literatüründe en fazla öne çıkan isim ve yaklaşımlarsa kabaca şu çatışmanın işlevi yaklaşımı, Randall Collins’in alışverişçi çatışma yaklaşımı ve Jürgen Habermas’ın eleştirel teorisi. Coser , sosyolojik kuramda çatışmanın ihmal edildiği konusunda yalnız değildi. Ralf Dahrendorf bunlardan sadece birisidir. Coser ve Dahrendorf yapısal işlevselciliğin toplumun değişimi konusundaki yetersizliği üzerine kurguladıkları eleştirilerle aslında yeni bir bakış açısının da kapısını aralamış bulunmaktaydılar. Fakat Dahrendorf farklı olarak Simmel üzerinden değil Karl Marx üzerinden giderek Marx’ ın yaklaşımını kısmen kabul ederek ve bazı değişimler katarak kendisine has bir tarz yakalamıştır. Dahrendorf toplumun bir yüzü çatışma diğer yüzü işbirliği ve anlaşma olan bir madalyona benzetmiştir. Aslında Dahrendorf’ un yaklaşımı kendisinin de belirttiği gibi işlevselci kuramın yerini alan bir kuram olmayıp toplumsal yapı ve bütünleşme konusunda onu tamamlayan bir kuram olmuştur. Coser ve Dahrendorf toplumsal fenomenin daha iyi anlaşılmasında çatışma paradigmasının kullanılmasını vurgulayan çok önemli kuramcı kişiliklerdir. Dahrendorf çatışmacı olarak getirdiği en önemli farklardan biri Karl Marx’ın mülkiyet etrafında çatışan sınıflarının güç, otorite halinde olduğu tezidir. Üretim araçlarını yöneten ilk üretim araçlarına sahip olanın aynı kişi olmaktan çıkması, çıktığı durumların görülmesi bu farklılığın ana nedenidir. Dahrendorf  Marx’ın düşüncelerini yorumlayarak hatta bazı noktaları eleştirerek analiz etmiştir. Özellikle Marx’ın sanayi toplumu tezinin eksikliği üzerine dikkat çekmiş ve Marx’ın bu tezinin 19. y.y. için geçerli olduğu vurgusunu yapmış kendi tezini ise 20. y.y sanayi toplumu üzerine genişletmiştir. Bu bağlamda sermayenin ayrışması , emeğin parçalanması ve yeni orta sınıfın ortaya çıkışı üzerinde durduğu eleştiri noktalarıdır. Dahrendorf’ a göre Marx 20. yy. da üretim araçlarının mülkiyetinin ve kontrolünün birbirinden ayrılacağını öngöremedi. Hiçbir hissedarın tek başına kontrol edemediği büyük şirketlerin ortaya çıkması  Dahrendorf’ un sermayenin ayrışması dediği süreç için iyi bir örnek teşkil etmektedir. Böylece sermayenin ayrışmasıyla mülkiyeti tekelinde tutan burjuvazi kendisini gizlemişti. Emeğin parçalanmasına gelince proletaryan sınıf artık parçalanmış ve kalifiye olanlar ve olmayanlar ayrımına gidilmiştir. Bu eş sınıfta tabakalaşmaya gitmiş ve kalifiye olanlar diğerlerine göre daha fazla ücretler alıp tabakalar arasında dikey olarak hareket etmelerinin böylece önü açılmıştır. Orta sınıfın genişlemesi ve gelişmesi Marx tarafından öngörülmemiştir. Bu da Marx’ ın beklediği sınıf devriminin gerçekleşmemesinin en önemli sebeplerinden birisi olmuştur. Marx ayrıca işçi sınıfının haklarını ve yaşam şartlarını geliştirmek amacıyla kurulan sendikaları da hesaplayamamıştır. Kısacası sosyal eşitliğin yaygınlaşması devrimin önüne geçmiştir. Dahrendorf böylece çağdaş kapitalist toplumlarda devrimlerin olabilmesinin ancak toplumsal hareketliliğin birden durmasıyla olabileceğini savunmuştur. Dahrendorf böylelikle Marx’ ın kuramında bazı noktaları reddedip eleştirerek , yeni bir çatışma kuramı formüle etmeyi vazife edinmiştir. Dahrendorf çatışma sebeplerinin değiştiğini savunmuştur. Eskiden çatışma için üretim araçlarına sahip olmak önemliyken günümüzde otoriteye sahip olmak önem kazanmıştır. Otorite sahip olanların diğer çalışanların üzerinde karar ve kontrol gibi görevleri bulunmaktadır. Çalışanlar bu kurallara uymak zorundadırlar. Dahrendorf’ un belirttiği postkapital toplumda otorite sahibi olanlarla olmayanlar arasında bir güç mücadelesi yaşanmakta ve gücü elinde bulunduranlar bu konumlarını koruyup sağlamlaştırmaya çalışırlarken , diğerleri de bu güce karşı direnip var olan durumunu yukarı yönde değiştirmeye çalışmaktadır. Dahrendorf otoriteyi açıklamak için yarı gruplar , çıkar grupları ve çatışma grupları kavramlarını ortaya koyar. Otorite sahibi olanlarla olmayanlar arasında her zaman bir çatışma söz konusudur ve bu çatışma gizil çıkarlar olarak ortaya çıkmışsa yarı gruplar , gizil çıkarlar açık amaçlara dönüşerek ortaya çıkmaya başlamışsa çıkar grupları oluşmaya başlamış demektir. Çatışma grupları ise çıkar gruplarından ortaya çıkar. Birey birden fazla grupta yer alabilmekte ve her grupta birden farklı konumda yer alabilmektedir. Dahrendorf’ a göre çatışma süreklidir ve olumlu işlevleri vardır. Çatışma toplumu bir arada tutmakta ve demokrasinin kötüye kullanılmasının önüne geçmektedir. Bu sebepledir ki çatışmacılık işlevselcilikten ayrı bir kuram olmaktan çok onu tamamlayan bir pozisyondadır. Örneğin 1960 lardan önce kadın hareketi tüm yapılarda otorite verilmeyen büyük bir yarı gruptu. 1960 lardan sonra kadınların gizil çıkarları açık hale büründü ve kadın özgürlüğü grupları ortaya çıktı. Böylece çatışma otorite sahibi erkeklerle kadınlar arasındaki yapısal örgütlenme sayesinde hafifletilerek düzene sokuldu. Çağlar boyu cinsiyetler arasında süren bu gizil çatışma bu çatışmanın kurumsallaşmasıyla düzenlenmiş oldu. Dahrendorf çatışmayı görmezden gelmenin boş bir çaba olduğunu , bunun tersine çatışmanın tanımlanmasının ve tanınmasının ardından çatışan grupların çıkarlarının kurumsallaştırılmasının düzeni ve dengeyi sağlayacağını savunmuştur. Dahrendorf Marx’tan farklı olarak, sınıf seviyesinin kişilerin davranışlarını belirlediği görüşünü reddeder ama sınıf çıkarlarının aynı kültüre mensup kişiler için gerçek olduğunu kabul eder. Bu çıkarların önemli ve gerçek kabul edilmesi harekete geçebilmek açısından önemli psikolojik etkenlerdir. Dahrendorf’un burada eleştirildiği nokta baskıya gereken önemi vermemesidir. Ona göre çatışma toplumdan silinemez ve toplumsal yapının değişimi ve gelişimi için işlevseldir. Dahrendorf teorisinin esas kaynağında  mavi yakalıların azalması beyaz yakalıların çoğalması vardır.
C.     Toplumsal Değişim Anlayışı :  
          Dahrendorf’ un anlayışına göre çıkar grupları bir kere oluşursa artık yarı grup olmaktan çıkarak  toplumsal değişmelere sebep olan çatışmalara girerler. Marx’ ın emek ve sermaye arasında çıkacağını iddia ettiği çatışma ve işçi sınıfının kapitalleri devireceği yönündeki kehaneti kurulan sendikalarla önlenmişti. Sendikalar toplumun tabakalaşma sisteminde yasal olarak girdiği zeminde yürüttüğü yasal çatışmalarla toplumsal tabakalaşma sisteminde önemli değişikliklere sebep olmuştur. Yeni orta sınıfın ortaya çıkması bu yüzdendir. Dahrendorf’ a göre iyi bir ekonomik statüye sahip olan kişilerin otorite yapısı içinde daha iyi bir statü için verecekleri mücadelenin yoğunluğu statüsü kötü olanlara göre daha az olacaktır. Dahrendorf’ a göre çatışmasız bir toplum olamaz ve çatışma toplumsal değişim ve gelişim için şarttır. Burada dikkat edilmesi gereken çatışmanın bastırılması veya taraflarının yok edilmeye çalışılması değil etkin bir kurumsallaştırılma ile düzenlenmesidir. Tüm bunların gerçekleşmesi sağlam hukuksal devlet yapısında olabilecektir.

D.    Kaynakça :

Margaret Poloma , Çağdaş Ssoyoloji Kuramları
Ruth A. Wallace , Alison Wolf , Çağdaş Sosyoloji Kuramları
GIDDENS, Anthony (2000) Sosyoloji, Çev. H. Özel, C. Güzel, Ayraç Yayınevi, Ankara

Wikipedia



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder