Hazırlayan :
Ersan Demirdalıç
RALF DAHRENDORF ve SOSYOLOJİK KATKILARI
A.
Kısa
Hayat Hikayesi ve Eserleri : Ralf Dahrendorf 1 Mayıs 1929 tarihinde Hamburg’da doğmuştur.
Babası Gustav Dahrendorf ve annesi Lina Dahrendorf’ tur. Babası
1932 yılında Sosyal Demokrat Parti’den Hamburg milletvekili olarak Alman
Parlamentosuna girmiştir ve bu kimliğinden dolayı Nazi döneminde defalarca
tutuklanarak hapse girmiştir. Bu nedenle Dahrendorf’un çocukluğu o dönemde
babasının siyasi görüşlerinden ötürü son derece zorlu geçmiştir. Ralf Lise
yıllarında Hitler rejimine karşı
faaliyetleri nedeniyle 12 Aralık 1944 ile 29 Ocak 1945 yılları arasında hapis
yatmıştır. Hapis yatmasının, bu süreç içerisinde kendisinde özgürlük fikrinin
gelişmesinde ve daha sonraları tavizsiz bir liberal düşünce savunucusu
olmasında önemli bir katkısı olmuştur.
Savaş sonrası 1947 yılından 1952
yılına kadar Hamburg Üniversitesi’nde
Helmut Schmidt ile aynı dönemde yüksek öğrenimine başlamış ve Felsefe ve Klasikler
üzerine çalışmıştır. 1952 yılında doktorasını yapmak üzere Londra Ekonomi
Okulu’ nda eğitimine başlamıştır. Nazi
Almanyası döneminden sonra Lonra Ekonomi Okulu’ ndaki özgürlük ortamı onu hayatı boyunca
etkilemiştir. Karl Marx ve Max Weber’den etkilenmiştir. Burada Karl Mannheim , Karl
Popper, Tom Marshall, Lionel Robins ve Friedrich von Hayek gibi ünlü hocalardan
dersler almıştır. Dahrendorf “Sınıf ve Sanayi Toplumunda Sınıfsal Çatışma”
kuramına önemli katkılarda bulunmuştur. Daha sonraları kazandığı bir bursla
Stanford Üniversitesi’ne giden Dahrendorf burada daha sonra Nobel ödülü alan ekonomistler Robert Solow, Milton Friedman,
George Stiglitz ve Kenneth Arrow ile tanışır. Daha sonraları ise Almanya’ya
geri dönerek sırasıyla Hamburg, Tübingen ve Konstanz üniversitelerinin
sosyoloji kürsülerinde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır.
Dahrendorf; 1968 ve 1969 yılları arasında
Baden-Würtemberg eyalet meclisi üyesi, 1969 ve 1970 yılları arasında Alman
Parlamentosu üyesi ve aynı zamanda Alman Dışişleri Bakanlığı Devlet
Sekreterliği görevinde bulunmuştur. 1974 yılında AB Komisyonu üyesi olmuştur.
1974 -1984 yılları arasında 10 yıl süre ile Londra Ekonomi Okulu’ nun
direktörlüğünü yapmıştır. Dahrendorf, bu görevinden ayrıldıktan sonra 1995
yılında A History of the London School of Economics and Political Science
(Londra Ekonomi Okulu’ nun Tarihi) adlı kitabını yayınlamıştır. Bir ara tekrar
Konstanz Üniversitesine dönmüş (1984–1986) ve daha sonra tekrar İngiltere’ye
gelerek Oxford Üniversitesinde “The Warden of St Antony’s College” görevini
(1987–1997) üstlenmiştir.
Dahrendorf bilimsel çalışmaları
nedeniyle dünyanın çeşitli üniversitelerinden
23 fahri doktora almıştır. 1988 yılında
Alman vatandaşlığının yanı sıra İngiliz vatandaşlığına da geçmiş ve bu iki kimliği yaşamı boyunca taşımıştır. Daha sonraları Kraliçe II.
Elizabeth tarafından 1993 yılında “House of Lords” üyeliğine seçilmiştir.
Yaşamı boyunca sayısız makalelerinin yanı sıra 25’e yakın kitap yazmıştır.
Zaman zaman siyasi ve toplumsal görüşlerini Almanya’nın ünlü haftalık gazetesi
“Die Zeit” de yayınlamayı sürdürmüştür. 17 Haziran 2009 yılında 80 yaşında Köln
Şehri’ nde kanserden öldü. En bilinen eserleri Sanayi Toplumunda Sınıf ve Sınıf
Çatışması , Almanya’ da Toplum ve Demokrasi , Yeni Özgürlük , Yaşam Şansları ve
Modern Sosyal Çatışma’ dır.
B.
Temel
Sosyolojik Yaklaşımı ve Öne Çıkan Kavramları : Sosyolojik çatışma
teorisi, 1950’lerden itibaren, dönemin hâkim yaklaşımı olan işlevselci teoriye
muhalif alternatif bir yaklaşım olarak inşa edilmiştir. İşlevselciliğin teorik
yapıcısı Talcott Parsons’ın, analitik amaçlarla sürekli denge halinde bir
sistem varsayımından hareketle kurgusal bir dünya anlayışı yaratması karşısında
bir grup sosyolog, toplumsal gerçekliğin çatışmalı doğasını açıklayacak soyut
önermeler geliştirmeye çalışan bir çatışma sosyolojisi önerirler. Kökleri Marx,
Weber ve Simmel’e kadar götürülen bu alternatif yaklaşım, en temelde
toplumsalın topyekûn analizine girişerek, toplumsal sınıflar ve diğer kolektif
aktörlerin çatışmayı nasıl harekete geçirdiklerini aydınlatmaya çalışır.
Çatışma
literatüründe en fazla öne çıkan isim ve yaklaşımlarsa kabaca şu çatışmanın işlevi
yaklaşımı, Randall Collins’in alışverişçi çatışma yaklaşımı ve Jürgen
Habermas’ın eleştirel teorisi. Coser , sosyolojik kuramda çatışmanın ihmal
edildiği konusunda yalnız değildi. Ralf Dahrendorf bunlardan sadece birisidir.
Coser ve Dahrendorf yapısal işlevselciliğin toplumun değişimi konusundaki
yetersizliği üzerine kurguladıkları eleştirilerle aslında yeni bir bakış
açısının da kapısını aralamış bulunmaktaydılar. Fakat Dahrendorf farklı olarak
Simmel üzerinden değil Karl Marx üzerinden giderek Marx’ ın yaklaşımını kısmen
kabul ederek ve bazı değişimler katarak kendisine has bir tarz yakalamıştır. Dahrendorf
toplumun bir yüzü çatışma diğer yüzü işbirliği ve anlaşma olan bir madalyona
benzetmiştir. Aslında Dahrendorf’ un yaklaşımı kendisinin de belirttiği gibi
işlevselci kuramın yerini alan bir kuram olmayıp toplumsal yapı ve bütünleşme
konusunda onu tamamlayan bir kuram olmuştur. Coser ve Dahrendorf toplumsal
fenomenin daha iyi anlaşılmasında çatışma paradigmasının kullanılmasını
vurgulayan çok önemli kuramcı kişiliklerdir. Dahrendorf çatışmacı olarak
getirdiği en önemli farklardan biri Karl Marx’ın mülkiyet etrafında çatışan
sınıflarının güç, otorite halinde olduğu tezidir. Üretim araçlarını yöneten ilk
üretim araçlarına sahip olanın aynı kişi olmaktan çıkması, çıktığı durumların
görülmesi bu farklılığın ana nedenidir. Dahrendorf Marx’ın düşüncelerini yorumlayarak hatta bazı
noktaları eleştirerek analiz etmiştir. Özellikle Marx’ın sanayi toplumu tezinin
eksikliği üzerine dikkat çekmiş ve Marx’ın bu tezinin 19. y.y. için geçerli
olduğu vurgusunu yapmış kendi tezini ise 20. y.y sanayi toplumu üzerine
genişletmiştir. Bu bağlamda sermayenin ayrışması , emeğin parçalanması ve yeni
orta sınıfın ortaya çıkışı üzerinde durduğu eleştiri noktalarıdır. Dahrendorf’
a göre Marx 20. yy. da üretim araçlarının mülkiyetinin ve kontrolünün birbirinden
ayrılacağını öngöremedi. Hiçbir hissedarın tek başına kontrol edemediği büyük
şirketlerin ortaya çıkması Dahrendorf’
un sermayenin ayrışması dediği süreç için iyi bir örnek teşkil etmektedir. Böylece
sermayenin ayrışmasıyla mülkiyeti tekelinde tutan burjuvazi kendisini
gizlemişti. Emeğin parçalanmasına gelince proletaryan sınıf artık parçalanmış
ve kalifiye olanlar ve olmayanlar ayrımına gidilmiştir. Bu eş sınıfta
tabakalaşmaya gitmiş ve kalifiye olanlar diğerlerine göre daha fazla ücretler
alıp tabakalar arasında dikey olarak hareket etmelerinin böylece önü
açılmıştır. Orta sınıfın genişlemesi ve gelişmesi Marx tarafından
öngörülmemiştir. Bu da Marx’ ın beklediği sınıf devriminin gerçekleşmemesinin
en önemli sebeplerinden birisi olmuştur. Marx ayrıca işçi sınıfının haklarını
ve yaşam şartlarını geliştirmek amacıyla kurulan sendikaları da
hesaplayamamıştır. Kısacası sosyal eşitliğin yaygınlaşması devrimin önüne
geçmiştir. Dahrendorf böylece çağdaş kapitalist toplumlarda devrimlerin
olabilmesinin ancak toplumsal hareketliliğin birden durmasıyla olabileceğini
savunmuştur. Dahrendorf böylelikle Marx’ ın kuramında bazı noktaları reddedip
eleştirerek , yeni bir çatışma kuramı formüle etmeyi vazife edinmiştir. Dahrendorf
çatışma sebeplerinin değiştiğini savunmuştur. Eskiden çatışma için üretim
araçlarına sahip olmak önemliyken günümüzde otoriteye sahip olmak önem kazanmıştır.
Otorite sahip olanların diğer çalışanların üzerinde karar ve kontrol gibi
görevleri bulunmaktadır. Çalışanlar bu kurallara uymak zorundadırlar.
Dahrendorf’ un belirttiği postkapital toplumda otorite sahibi olanlarla
olmayanlar arasında bir güç mücadelesi yaşanmakta ve gücü elinde bulunduranlar
bu konumlarını koruyup sağlamlaştırmaya çalışırlarken , diğerleri de bu güce
karşı direnip var olan durumunu yukarı yönde değiştirmeye çalışmaktadır. Dahrendorf
otoriteyi açıklamak için yarı gruplar ,
çıkar grupları ve çatışma grupları
kavramlarını ortaya koyar. Otorite sahibi olanlarla olmayanlar arasında her
zaman bir çatışma söz konusudur ve bu çatışma gizil çıkarlar olarak ortaya
çıkmışsa yarı gruplar , gizil çıkarlar açık amaçlara dönüşerek ortaya çıkmaya
başlamışsa çıkar grupları oluşmaya başlamış demektir. Çatışma grupları ise
çıkar gruplarından ortaya çıkar. Birey birden fazla grupta yer alabilmekte ve
her grupta birden farklı konumda yer alabilmektedir. Dahrendorf’ a göre çatışma
süreklidir ve olumlu işlevleri vardır. Çatışma toplumu bir arada tutmakta ve
demokrasinin kötüye kullanılmasının önüne geçmektedir. Bu sebepledir ki
çatışmacılık işlevselcilikten ayrı bir kuram olmaktan çok onu tamamlayan bir
pozisyondadır. Örneğin 1960 lardan önce kadın hareketi tüm yapılarda otorite
verilmeyen büyük bir yarı gruptu. 1960 lardan sonra kadınların gizil çıkarları
açık hale büründü ve kadın özgürlüğü grupları ortaya çıktı. Böylece çatışma
otorite sahibi erkeklerle kadınlar arasındaki yapısal örgütlenme sayesinde
hafifletilerek düzene sokuldu. Çağlar boyu cinsiyetler arasında süren bu gizil
çatışma bu çatışmanın kurumsallaşmasıyla düzenlenmiş oldu. Dahrendorf çatışmayı
görmezden gelmenin boş bir çaba olduğunu , bunun tersine çatışmanın
tanımlanmasının ve tanınmasının ardından çatışan grupların çıkarlarının
kurumsallaştırılmasının düzeni ve dengeyi sağlayacağını savunmuştur. Dahrendorf Marx’tan farklı olarak,
sınıf seviyesinin kişilerin davranışlarını belirlediği görüşünü reddeder ama
sınıf çıkarlarının aynı kültüre mensup kişiler için gerçek olduğunu kabul eder.
Bu çıkarların önemli ve gerçek kabul edilmesi harekete geçebilmek açısından
önemli psikolojik etkenlerdir. Dahrendorf’un burada eleştirildiği nokta baskıya
gereken önemi vermemesidir. Ona göre çatışma toplumdan silinemez ve toplumsal
yapının değişimi ve gelişimi için işlevseldir. Dahrendorf teorisinin esas
kaynağında mavi yakalıların azalması
beyaz yakalıların çoğalması vardır.
C. Toplumsal
Değişim Anlayışı :
Dahrendorf’ un anlayışına göre çıkar
grupları bir kere oluşursa artık yarı grup olmaktan çıkarak toplumsal değişmelere sebep olan çatışmalara
girerler. Marx’ ın emek ve sermaye arasında çıkacağını iddia ettiği çatışma ve
işçi sınıfının kapitalleri devireceği yönündeki kehaneti kurulan sendikalarla
önlenmişti. Sendikalar toplumun tabakalaşma sisteminde yasal olarak girdiği
zeminde yürüttüğü yasal çatışmalarla toplumsal tabakalaşma sisteminde önemli
değişikliklere sebep olmuştur. Yeni orta sınıfın ortaya çıkması bu yüzdendir. Dahrendorf’
a göre iyi bir ekonomik statüye sahip olan kişilerin otorite yapısı içinde daha
iyi bir statü için verecekleri mücadelenin yoğunluğu statüsü kötü olanlara göre
daha az olacaktır. Dahrendorf’ a göre çatışmasız bir toplum olamaz ve çatışma
toplumsal değişim ve gelişim için şarttır. Burada dikkat edilmesi gereken
çatışmanın bastırılması veya taraflarının yok edilmeye çalışılması değil etkin
bir kurumsallaştırılma ile düzenlenmesidir. Tüm bunların gerçekleşmesi sağlam
hukuksal devlet yapısında olabilecektir.
D. Kaynakça :
Margaret
Poloma , Çağdaş Ssoyoloji Kuramları
Ruth
A. Wallace , Alison Wolf , Çağdaş Sosyoloji Kuramları
GIDDENS,
Anthony (2000) Sosyoloji, Çev. H. Özel, C. Güzel, Ayraç Yayınevi, Ankara
Wikipedia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder